Kapitalizim ve Kominizim üzerine Kısa bir deneme
Kapitalizm kapital kökeninden gelir. Kapital ise sermaye anlamına gelir. Yani kapitalizm sermayecilik olarak çevrilebilir. Kelime karşlığı bir yana kapitalist bir sistem olarak ile şöyle tanımlanabilir;
Kapitalizm: Üretim araçlarının özel mülkiyetine ve bunların kâr amacıyla işletilmesine dayanan bir ekonomik sistemdir.
Tanımı biraz açmak gerekirse kişilerin ya da grupların bir araya gelerek bir mülkiyet edinmesi ve bu mülkiyeti kar amacı ile işletmesidir. Her ne kadar bu sanki yeni bir şeymiş gibi gösterilse de aslında insanlık tarihi kadar eskidir. Mülkiyet ise yalnızca bina ev gibi fiziksel varlıklar olmayabilir. Günümüzde bilginin de mülkiyeti söz konusudur. Artık marka bile alınıp satılan işletilen bir mülkiyet haline gelmiştir.
Karl marx ise temel olarak özel mülkiyete karşı çıkar ve kar arama dürtüsünün negatif sonuçlarına vurgu yapar. Sermaye sahiplerinin kar elde ederken sermaya sahibi olmayan insanları (işçiler) sömürdüğü her zaman hakettiklerinden azını verdiğini söyler.
Bu durumu daha iyi anlamak için ekonomi bilimini sistematik bir dsiplin haline getiren Adam Smith'e dönmemiz gerek.
Adam smith'in ortaya attığı bir emek- deger kuramı vardır. Bu kurama göre bir malın maliyetini belirleyen en önemli şey emektir. Emeği maliyetin tek bileşeni olarak kabul etmez ama ana etmen olarak bir malın (Ya da Hizmetin ) maliyetinin ana bileşeni olarak emeği öne çıkarır. Fakat burada bir varsayım da yapar: Emeğin niteliği önemli değildir her işçi aynı işi yapar yani emek maliyet içinde homojendir(eşit dağılım).
Marx bunu kabul eder fakat üstüne bir de artık değer kuramını ortaya atar.
Artık değer kuramına göre Kapital( sermaye sahibi) kar etmek için işçiyi fazla çalıştırır. Yani eğer işçi 8 saat çalışıyor ise 1 saat fazla çalıştırır bunun ücretini ona ödemez ama malın maliyetine yansıtır.
Yani eğer bir mal mesela ayakkabı üretirken
Bir ayakkabı maliyeti = 9 saat emek ise, İşçi sekiz saatlik ödeme alır 1 saat fazladan çalışır bu da kapitale kar olarak gider. Kapitalin başka türlü kar etmesine imkan yoktur.
Marx der ki bu fazladan bir saat emek sömürüsüdür. Eğer özel mülkiyet olmaz ise kar arama olmaz ve ayakkabı maliyeti 8 saate düşer. İşçi bir saat az çalışır. Üstelik tüketici de malı ucuza alır.
Kapital yani sermaye sahibini aradan çıkararak daha hakça ve etkin bir sistem olacağını öngörmüştür. Kapital aynı zamanda bir girişimcidir. Yani mülkiyetini (eğer yoksa zamanını) riske eden, işi organize eden kişidir. Marx girişmciliği yalnızca devlet tekeline verir. Girişimci yani devlet gereken bütün ihtiyaçlar için üretimi organize eder yatırım yapar ve emeği çalıştırır. Fakat kar amacı gütmez kamu yararını gözetir.
Burada esas anlaşılması gereken nokta girişimciliktir.
Adam Smith kısaca şöyle söylemiştir.
Bir masada oturmuş yemek yiyorum menüm şu şeklide:
Kızarmış et ekmek ve ayran [:))))]. Bu menünün önüme gelmesinde dar kapsamda payı olan insanlar kasap et için, fırıncı ekmek için, ayrancı ayran için [ :))]. Şimdi bu arkadaşlar sırf ben yemek yiyeyim diye bu işi yapmıyorlar. Yapmalarının sebebi kendi kişisel çıkarları. Fakat olay şu ki bu arkadaşların yani kasabın fırıncının ayrancının bu işi yapmalarının sebebi kar ederek para kazanmak ve kendi ihtiyaçlarını görmek ben de bu sayede bu yemekleri yiyebiliyorum. ( Belli bir ücret karşılığında tabi ki )
Adam smith bu örnekle yola çıkarak şu önerme de bulunur. Herkes kendisi için en iyi olanı yaparsa bu aynı zamanda herkes için en iyi sonucu doğurur. Eğer kasap fırıncı ve ya ayrancı üretmez ise bunları kendim bulmam gerekir ki bu pek etkin olmaz. Hele günümüzde kullandığımız teknolojik ürünleri üretmem mümkün değil. Benim yemek yememe ücret karşılığı katkı sunan bu arkadaşlar birer girişimcidir.
Marx mülkiyeti ve mülkiyetin kaynağı girişimciliği devlet tekeline verirken şüphesiz karşı çıktığı kasap fırıncı gibi girişimciler değildi. Büyümüş ve ciddi bir mali gücü elde etmiş ve küçük girişimcileri bir şekilde dışlayan büyük girişimcilere karşıydı. O dönemlerde tüm avrupa da devletten belli imtiyazlar alarak ( vergi muafiyeti gibi ) üretim yapan girişimciler vardı. Çocuk ve kadınlar dahil çok az ücretlerle günde 18 19 saat çalıştırıyorlardı. Hatta bir keresinde bir fabrikada yaramaz çocukların zincirlenerek çalıştırıldığını bile okumuştum. Böyle bir dönemde sermaye sahiplerine yani Kapitale karşı ahlakı olarak bir tepki doğmuştu.
Marx'ın çözümü ise son derece çocuksu olarak şuydu:
Sermayeyi ve mulkiyeti kaldıralım.
Kaldırdılar
Sovyet Rusya'nın ya da Çin'in ekonomik başarısızlıklarını açıklama işini daha sonra yaparım. Sistemin çökmesi yeterli bir gösterge.
Ama The Economist adlı kitaptan ufak bir anektod verelim.
Bir gün bir sovyet yetkisi londra'ya gider. Bir kaç günlük gezi ve temaslardan sonra her yerde bolca ekmek olduğunu görür ve sorar
-Ekmek üretimden sorumlu kişi kim? Belli ki işini çok iyi yapıyor.
İngiliz yetkili şaşkınlığını gizlemeden cevap verir
-Hiç kimse !
-....
Sovyet yetkilisinin sorusunu anlamak için kısa bir açıklama yapalım. Sovyetlerde tek girişimci devlet olduğu için ekmek üretiminden sorumlu bir departman vardı. Her şehir için. Ve her şehirde bu işi yöneten bir komiser mevcuttu. Lakin bir çok sorun yüzünden ekmek üretimi sık sık aksıyor ya da ihtiyaçları yeterınce karşılamıyordu. Fakat Londra'da bu işle kimse ilgilenmemesine rağmen ekmek üretimi hiç aksamıyordu. İşte bu yüzden Sovyet yetkilisi çok şaşırmıştı.
Her ne kadar günümüzde büyük şirketler her geçen daha da büyüyor küçük girişimleri daha karsız hale getirerek piyasadan dışlıyor ve daha çok insan işçi olarak çalışıyorsa da bu kapitalist sistemin tamamen kusurlu olduğunu göstermez.
Esasen büyük şirketlerin daha da büyümesi ve gittikçe piyasa aktörlerinin sayısının azalmasının sebebi faizdir.
Ünlü fransız iktisatçi Capital isimile çalışmasında bu noktaya dikkat çekmiştir. Günümüz finansal sisteminde faiz neredeyse temel bir rol oynuyor. Fakat faiz zenginlerin daha zengin olmasına sebep oluyor. Hem de hiç bir şey yapmadan. Eğer paralarını faize yatırmak yerine yatırım yapmak zorunda olsalardı bu bir büyümeye ortaklıklara sebep olurdu. Piyasa aktörleri sayısı azalmaz aksine artardı.
Şimdilik bu kadarla yetinelim daha sonra faiz konusunda daha detaylı br çalışma İnşaAllah yapacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder